|
| 1. | (Peygamber) hoşlanmadı ve yüzünü çevirdi, |
| 2. | Kendisine o a’mâ geldi diye... |
| 3. | Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden sormakla cehalet kirinden) temizlenecekti. |
| 4. | Yahud öğüd alacaktı da, o öğüt kendisine fayda verecekti. |
| 5. | Amma (malı ile Allah’a) ihtiyaç göstermiyene gelince; |
| 6. | Sen, ona dönüb sözüne kulak veriyorsun. |
| 7. | Onun (İslâm’ı kabul etmeyib) temizlenmemesinden sana ne? (Sen ancak tebliğe memursun). |
| 8. | Amma sana koşarak gelen, |
| 9. | Allah’dan korkmuş iken, |
| 10. | Sen ondan yüz çeviriyorsun. |
| 11. | Hayır, (bir daha böyle yapma) çünkü o Kur’an bir öğüddür. |
| 12. | Artık dileyen ondan öğüd alır. |
| 13. | O Kur’an, (Levh-i Mahfûz’da, Allah katında) çok şerefli sahifelerdedir. |
| 14. | Ki (onların) kıymetleri yüksektir; tertemizdirler... |
| 15. | (Meleklerden ibaret) kâtiblerin elleri ile yazılmıştır, |
| 16. | Ki onlar, (Allah katında) kerimdirler, itaatkârdırlar... |
| 17. | Kahrolası (kâfir) insan, ne nankör şey!... |
| 18. | (Bu kibir ve gurur nereden? düşünmez mi? ) onu (yaratan) hangi şeyden yarattı? |
| 19. | Bir nutfeden (meniden) onu yarattı da (insan) biçimine koydu. |
| 20. | Sonra (ana rahminden çıkmak için) ona yolunu kolaylaştırdı. |
| 21. | Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü. |
| 22. | Sonra dilediği vakit, onu tekrar diriltecek, tam olarak. |
| 23. | Doğrusu o insan, (Allah’ın) kendisine emrettiğini tam olarak hiç yerine getirmemiştir. |
| 24. | Bir de o insan (yediği) yemeğine baksın; (onu rızık olarak kendisine nasıl verdik): |
| 25. | Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık. |
| 26. | Sonra (nebat bitsin diye) toprağı bir yarış yardık. |
| 27. | Böylece bitirdik onda daneler, |
| 28. | Üzümler, yoncalar. |
| 29. | Zeytinlikler, hurmalıklar. |
| 30. | Ağaçları göğe doğru yükselen bahçeler, |
| 31. | Meyveler ve nice çayırlar... |
| 32. | (Bütün bunları) sizin ve davarlarınızın menfaati için yarattık. |
| 33. | Amma kıyamet sayhası geldiği zaman, |
| 34. | O gün kişi kaçacak kardeşinden, |
| 35. | Anasından ve babasından, |
| 36. | Zevcesinden ve oğullarından, |
| 37. | O gün, onlardan herkesin kendine yeter bir işi vardır, (ancak kendi derdi ile kalır). |
| 38. | Bir takım yüzler vardır ki, o gün parıldar: |
| 39. | Güler sevinir... |
| 40. | Nice yüzler de vardır ki, o gün üzerlerinde toz toprak var. |
| 41. | Onları karanlık ve karalık kaplayacaktır. |
| 42. | İşte bunlar, kâfirler, facirlerdir... |