|
| 1. | Yo... yemin ederim bu beldeye! |
| 2. | Sen bu beldede oturmaktayken. |
| 3. | Ve baba ile çocuğuna ki, |
| 4. | gerçekten Biz insanı bir sıkıntı içinde yarattık. |
| 5. | O, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? |
| 6. | O: «Ben yığın yığın mal telef ettim.» diyor. |
| 7. | Onu bir gören olmadı mı sanıyor? |
| 8. | Vermedik mi Biz ona iki göz? |
| 9. | Bir dil ve iki dudak? |
| 10. | Ona iki de tepe gösterdik. |
| 11. | Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi. |
| 12. | Bildin mi, nedir o sarp yokuş? |
| 13. | Esir bir boyun kurtarmak (bir köle azad etmek) |
| 14. | Ya da salgın bir açlık gününde yemek yedirmektir. |
| 15. | Yakınlığı olan bir yetime |
| 16. | veya toprak döşenen (hiçbir varlığı olmayan) bir yoksula... |
| 17. | Sonra da o iman edip de sabrı tavsiyeleşen ve merhamet tavsiyeleşenlerden olamadı. |
| 18. | İşte onlardır meymenet sahipleri (kitapları sağ taraflarından verilecekler). |
| 19. | Ayetlerimizi inkar edenler ise, onlardır işte şeamet sahipleri (uğursuz kimseler). |
| 20. | Üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacak. |