|
| 1. | Nun. Düşün kalemi ve (onunla) yazdıklarını! |
| 2. | Sen bir deli değilsin, Rabbinin nimeti sayesinde! |
| 3. | Ve senin için kesintisiz bir ödül vardır; |
| 4. | çünkü sen, üstün bir hayat tarzına sahipsin; |
| 5. | ve (bir gün) sen de göreceksin, onlar, (şimdi seni küçümseyenler) de görecekler, |
| 6. | hanginiz(in) akıldan yoksun olduğunu. |
| 7. | Gerçek şu ki, yalnız senin Rabbin, kimin kendi yolundan saptığını bilir ve yalnız O´dur, kimin doğru yolda olduğunu bilen. |
| 8. | O halde, hakikati yalanlayanlar(ın arzu ve özlemlerin)e uyma! |
| 9. | Onlar senin (kendilerine) yumuşak davranmanı isterler ki kendileri de (sana) yumuşak davransınlar. |
| 10. | Ayrıca, yemin edip duran alçağa uyma, |
| 11. | (yahut) iğrenç dedikodular yapan iftiracıya, |
| 12. | (yahut) iyiliğe mani olana, (yahut) günahkar zorbaya, |
| 13. | (yahut) ihtiraslarına esir olmuş zalime ve bütün bunların ötesinde (hemcinslerine) hiçbir faydası dokunmayana. |
| 14. | Onun mal mülk ve çocuk sahibi olmasından mıdır |
| 15. | ki ne zaman mesajlarımız böyle birine iletildiyse, "Bunlar eski zaman hikayeleri!" demişti? |
| 16. | (Bunun için) Biz onu, yakasını kurtaramayacağı bir zillet ile damgalayacağız! |
| 17. | Ve Biz o (günahkar)ları (sadece) sınayacağız, tıpkı ağaçtaki meyveleri ertesi gün kesinlikle toplayacağına yemin eden bazı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi; |
| 18. | ve onlar (Allah´ın iradesi ile ilgili) hiçbir istisnai kayıt da koymamışlardı: |
| 19. | bunun üzerine, onlar uykudayken Rabbinden (gelen) bir salgın o (bahçeyi) sarmıştı, |
| 20. | ve ertesi gün (bütün bitkiler) sararıp kurumuştu. |
| 21. | Sabah erken kalktıklarında birbirlerine seslendiler: |
| 22. | "Meyve toplamak istiyorsanız erkenden tarlanıza gidin!" |
| 23. | Derken yola koyuldular, giderken fısıldaşıyorlardı: |
| 24. | "Bugün hiçbir yoksul, bahçeye girip (siz habersizken) yanınıza (sokulmayacak)!" |
| 25. | ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler. |
| 26. | Ama bahçeye bakıp onu (tanınmaz halde) görünce: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız!" diye bağırdılar; |
| 27. | (ve sonra da) "Hayır, galiba elimizden çıkmış!" (dediler). |
| 28. | Aralarındaki en akl-ı selim sahibi olanı, "Ben size, Allah´ın sınırsız şanını yüceltmelisiniz demedim mi?" diye sordu. |
| 29. | Onlar: "Rabbimizin şanı yücedir! Doğrusu biz zulüm işliyorduk!" diye cevap verdiler; |
| 30. | ve sonra dönüp birbirlerini suçlamaya başladılar. |
| 31. | (Sonunda) "Yazıklar olsun bize!" dediler, "Gerçekten biz küstahça davranmıştık! |
| 32. | (Ama) belki Rabbimiz yerine daha iyisini bize bağışlayacak. Biz de ümitle O´na yöneleceğiz!" |
| 33. | İşte (bazı insanları bu dünyada denemek için verdiğimiz) azap böyledir ama öteki dünyada (günahkarların uğrayacağı) azap daha şiddetli olacak; keşke bunu bilselerdi! |
| 34. | Çünkü, (yalnız) Allah´a karşı sorumluluklarının bilincinde olanları Rableri katında mutluluk bahçeleri beklemektedir: |
| 35. | yoksa, Bize teslim olanlara suçlular ile aynı şekilde mi davranalım? |
| 36. | Sizin neyiniz var? (Haklı ile haksız arasındaki) yargınızı neye dayandırıyorsunuz? |
| 37. | Yoksa dönüp baktığınız (özel) bir kitabınız mı var, |
| 38. | içinde istediğiniz her şeyi bulabileceğiniz (bir kitap)? |
| 39. | Yoksa vereceğiniz her hükmün sizin (meşru hakkınız) olacağına dair Kıyamet Günü´ne kadar Bizi bağlayan sağlam bir vaad mi aldınız? |
| 40. | Onlara sor hangisi bunu yüklenecek! |
| 41. | Yoksa görüşlerini destekleyen bilge kişiler mi var? Peki, iddialarında samimi iseler kendilerini destekleyenleri göstersinler, |
| 42. | insan bedeninin bir kemik yığınından ibaret hale getirileceği gün ve onların, (şimdi hakikati inkar edenlerin, Allah´ın huzurunda) secde etmeye çağrılacakları ama onu yapmaya güçlerinin yetmeyeceği gün. |
| 43. | (işte o Gün) gözleri zilletin ağırlığıyla ürkekleşip durgunlaşacaktır; çünkü hayatta iken (Allah´ın huzurunda) secde etmeye çağrılmaları (boşa gitmişti). |
| 44. | O halde bu haberi yalanlayanları Bana bırak. Onları, ne olup bittiğini fark etmeyecekleri şekilde, yavaş yavaş alçaltacağız; |
| 45. | çünkü onlara bir süre belli bir üstünlük versem de Benim ince planım son derece sağlamdır! |
| 46. | Yoksa, (ey Peygamber,) onlardan bir karşılık isteyeceğinden ve böylece (seni dinledikleri için) borç yükü altında kalacaklar(ından mı korkuyorlar)? |
| 47. | Yoksa, (bütün varoluşun) gizli gerçekliği(nin) kendi kavrayış alanları içinde (olduğunu), böylece (zamanla) onu yazabilecekler(ini) mi (zannediyorlar)? |
| 48. | Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabırla katlan ve öfkeye kapılıp da sonra (ızdırap içinde) haykıran büyük balık sahibi gibi olma! |
| 49. | (Ve hatırla:) o´na Rabbinin rahmeti ulaşmamış olsaydı mutlaka aşağılanmış bir şekilde ıssız bir sahile atılmış olurdu |
| 50. | ama (bilindiği gibi,) Rabbi o´nu alıp dürüst ve erdemliler arasına koydu. |
| 51. | Bu nedenle, hakikati inkara şartlanmış olanlar bu uyarı ve öğüdü her duyduklarında gözleriyle seni öldürecek gibi olsalar ve "(Muhammed mi?) o kesinlikle bir delidir!" deseler bile, (sabırlı ol.) |
| 52. | (Sabırlı ol!) Çünkü bu, (Allah´tan) bütün insanlığa yönelik bir öğüt ve uyarıdan başka bir şey değildir. |