|
| 1. | (1-2) Sana salgın Kıyametin haberi geldi mi? O gün nice yüzler zillete düşmüştür. |
| 2. | (1-2) Sana salgın Kıyametin haberi geldi mi? O gün nice yüzler zillete düşmüştür. |
| 3. | (3-4) Çalışmış, yorgun kalmıştır. Son derece sıcak bir ateşe girecektir. |
| 4. | (3-4) Çalışmış, yorgun kalmıştır. Son derece sıcak bir ateşe girecektir. |
| 5. | (5-7) Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için dikenli bir ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne semîzletir, ne de açlıktan kurtarır. |
| 6. | (5-7) Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için dikenli bir ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne semîzletir, ne de açlıktan kurtarır. |
| 7. | (5-7) Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için dikenli bir ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne semîzletir, ne de açlıktan kurtarır. |
| 8. | (8-9) Bir kısım yüzler de o günde güzellik sahibidir. Çalışmış olmasından dolayı hoşnuttur. |
| 9. | (8-9) Bir kısım yüzler de o günde güzellik sahibidir. Çalışmış olmasından dolayı hoşnuttur. |
| 10. | (10-11) Bir yüksek cennette. Orada boş bir lâkırdı işitmezsin. |
| 11. | (10-11) Bir yüksek cennette. Orada boş bir lâkırdı işitmezsin. |
| 12. | (12-13) Orada akan bir su kaynağı vardır. Orada yüksek tahtlar vardır. |
| 13. | (12-13) Orada akan bir su kaynağı vardır. Orada yüksek tahtlar vardır. |
| 14. | (14-16) Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır). |
| 15. | (14-16) Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır). |
| 16. | (14-16) Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır). |
| 17. | Artık develere bakmazlar mı ki, nasıl yaratılmış? |
| 18. | (18-19) Ve göğe ki, nâsıl yükseltilmiş? Ve dağlara ki nasıl dikilmiş? |
| 19. | (18-19) Ve göğe ki, nâsıl yükseltilmiş? Ve dağlara ki nasıl dikilmiş? |
| 20. | Ve yere ki, nasıl yayılmış? |
| 21. | (21-22) Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin. |
| 22. | (21-22) Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin. |
| 23. | Ancak o kimse ki yüz çevirir ve küfre düşmüş olur. |
| 24. | Artık Allah, onu en büyük azap ile muazzep kılar. |
| 25. | Şüphe yok ki, onların dönüşleri Bize´dir. |
| 26. | Sonra da onların hesapları muhakkak ki, Bize aittir. |