|
| 1. | Hayır! Gerçek, kâfirlerin dediği gibi değil. Bu şanlı belde hakkı için! |
| 2. | Senin bu beldeye girişin hakkı için! |
| 3. | Hem o değerli baba, hem o değerli evladının hakkı için: |
| 4. | Biz insanı, imtihan ve çile yüklü bir hayata gönderdik. |
| 5. | O insan kendi üzerinde kimsenin güç sahibi olmadığını mı sanır? |
| 6. | "Ben yığınla servet tükettim." diye övünüp durur. |
| 7. | Kendisini gören olmadığını mı sanır? |
| 8. | Biz ona görmesi için gözler, |
| 9. | Gönlüne tercüman olacak dil ve dudaklar, vermedik mi? |
| 10. | Ona hayır ve şer yollarını göstermedik mi? |
| 11. | Fakat o sarp yokuşu aşmaya çalışmadı. (Böyle yaparak verilen nimetlerin şükrünü eda etmedi.) |
| 12. | Sarp yokuş, bilir misin nedir? |
| 13. | Sarp yokuş: Bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır! |
| 14. | Kıtlık zamanında yemek yedirmektir. |
| 15. | Yakınlığı olan bir yetimi, |
| 16. | Ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır. |
| 17. | Hem sarp yokuş: Gönülden iman edip, birbirlerine sabır ve şefkat dersi vermek, sabır ve şefkat örneği olmaktır. |
| 18. | İşte hesap defterleri sağ ellerine verilecek olanlar bunlardır. |
| 19. | Ayetlerimizi inkâr edenlerin hesap defterleri ise, sol ellerine verilecektir. |
| 20. | Onların cezası da, kapıları, üzerlerine sımsıkı kapatılmış ateş deposuna konulmak olacaktır. |