|
| 1. | Geldi mi sana Ğaşiye´nin/her şeyi her yandan sarıp kaplayacak olanın haberi! |
| 2. | Yüzler vardır o gün zilletle öne eğilmiştir. |
| 3. | Çalışmış, boşa yorulmuştur. |
| 4. | Kızışmış bir ateşe dalarlar. |
| 5. | Ateşimsi bir kaynaktan sulanırlar. |
| 6. | Yırtıcı bir dikenden başka yemek yoktur onlar için. |
| 7. | Ne semirtir ne açlıktan kurtarır. |
| 8. | Yüzler de vardır o gün, nimetlerle mutlu. |
| 9. | Emek ve gayreti yüzünden hoşnuttur. |
| 10. | Yüksek bir bahçededir; |
| 11. | Hiçbir boş söz işitmez orada, |
| 12. | Akıp duran bir pınar vardır orada, |
| 13. | Yüksek sedirler vardır orada, |
| 14. | Hizmete sunulmuş kadehler, |
| 15. | Sıra sıra dizilmiş yastıklar, |
| 16. | Serilmiş seçme döşekler. |
| 17. | Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı! |
| 18. | Ve göğe ki, nasıl yükseltildi! |
| 19. | Ve dağlara ki, nasıl dikildi! |
| 20. | Ve yere, nasıl yayılıp döşendi! |
| 21. | Artık uyar/düşündür! Çünkü sen bir uyarıcı/düşündürücüsün. |
| 22. | Üzerlerine musallat bir despot değilsin. |
| 23. | Tersine giden, nankörlük eden başka. |
| 24. | Allah, böylesine en büyük azapla azap edecektir. |
| 25. | Hiç kuşkusuz, onların dönüşleri bizedir. |
| 26. | Bunun ardından, hesapları da bizim elimizde olacaktır. |