|
| 1. | İyilik için gönderilen melekler hakkı için, |
| 2. | Şiddetli rüzgâr gibi uçan melekler hakkı için, |
| 3. | Yer yüzüne şeriatleri yayan melekler hakkı için, |
| 4. | Hak ile bâtılı ayıran melekler hakkı için, |
| 5. | (5-6) Hak sahiblerine özür, yahud haksızlara azab olarak vahyi peygamberlere getiren melekler hakkı için; |
| 6. | (5-6) Hak sahiblerine özür, yahud haksızlara azab olarak vahyi peygamberlere getiren melekler hakkı için; |
| 7. | Muhakkak vaad olunduğunuz, (kıyamet) vuku bulacaktır. (Bunda hiç şübhe yoktur.) |
| 8. | Yıldızlar yok edildiği zaman, |
| 9. | Gök yarıldığı zaman, |
| 10. | Dağlar (yerlerinden) sökülüp savrulduğu zaman, |
| 11. | (Kıyamette ümmetlerine şahidlik etmek için) peygamberler belirli bir vakitte bir araya getirildikleri zaman, |
| 12. | (Şöyle denilir): Bunlar, hangi (dehşetli) güne ertelendiler!... |
| 13. | (İnsanların birbirinden ayırd edileceği) fâsıl gününe... |
| 14. | Bildin mi, nedir fâsıl günü? |
| 15. | Bunu yalan sayanların o gün vay haline!... |
| 16. | Biz, (peygamberlerini inkâr eden kavimlerden) evvelkileri, helâk etmedik mi? |
| 17. | Sonra (inkârcı Kureyş gibi) arkadan gelenleri, onlara ekliyeceğiz. |
| 18. | Biz, günahkârlara böyle yaparız. |
| 19. | (Allah’ın ayetlerini) yalanlayanların o gün vay haline!... |
| 20. | (Ey inkârcılar topluluğu!) Biz, sizi hakîr bir sudan (meniden) yaratmadık mı? |
| 21. | Sonra o suyu, sağlam bir yerde (rahimde) sakladık, |
| 22. | (Doğum için olan) belirli bir vakte kadar... |
| 23. | İşte biz, bunu takdir ettik. O halde biz ne güzel kâdiriz!... |
| 24. | (Öyle ise öldükten sonra dirilmeyi) yalan sayanların o gün vay haline!... |
| 25. | Arzı bir toplanma yeri yapmadık mı, |
| 26. | Hem dirilere, hem ölülere? |
| 27. | Orada yerli yerinde sabit yüce dağlar yerleştirip de size tatlı bir su içirmedik mi? |
| 28. | (Bütün bu nimetleri) inkâr edenlerin o gün vay haline!... |
| 29. | (Kıyameti inkâr edenlere o gün şöyle denir): Haydi (dünyada) yalan saydığınız azaba gidin. |
| 30. | (Ey inkârcılar topluluğu!) Haydi cehennemin üç çatallı duman gölgesine gidin. |
| 31. | Ne gölgelendirir, ne alevden korur, (sırf size bir azab...) |
| 32. | Zira o ateş, öyle kıvılcımlar atar ki, her biri saray gibi... |
| 33. | (Renk ve çokluk bakımından) sanki o kıvılcımlar, sarı deve sürüleri... |
| 34. | (Bu hali) yalan sayanların, o gün vay haline!... |
| 35. | Bugün, dilleri tutulacak gündür, (inkârcıların)... |
| 36. | Kendilerine izin verilmez ki, özür dilesinler. |
| 37. | (Bugünü) inkâr edenlerin, o gün vay haline!... |
| 38. | Bu, (haklı ile haksızın ayırd edileceği) fâsıl günü, sizi ve evvelki ümmetleri topladık. |
| 39. | Eğer (azabı kaldıracak) bir hileniz varsa, haydi bana hile yapın bakalım! |
| 40. | (Öldükten sonra dirilmeyi) inkâr edenlerin o gün vay haline!... |
| 41. | Doğrusu takva sahibleri, gölgelerle kaynaklarda; |
| 42. | Ve canlarının istediği meyveler içindedirler. |
| 43. | (Bu cennetliklere şöyle denilir): İşlediğiniz amellere karşılık, âfiyetle yeyin, için... |
| 44. | İşte biz, güzel amel işliyenleri böyle mükâfatlandırırız. |
| 45. | (Cenneti) inkâr edenlerin, o gün vay haline!... |
| 46. | (Ey inkârcılar topluluğu!) yeyin, zevk edin dünyada biraz; çünkü günahkâr müşriklersiniz, (ahirette ateşe gireceksiniz). |
| 47. | (Allah’ı ve peygamberlerini) inkâr edenlerin o gün vay haline! |
| 48. | Onlar: “- İtaat edin, namaz kılın.” denildiği zaman, itaat etmezler. |
| 49. | (Allah’ın hükümlerini) inkâr edenlerin o gün vay haline!... |
| 50. | Artık (bu ahmaklar) Kur’an’dan sonra hangi söze inanacaklar? |