|
| 1. | Kasem olsun, burçlar sahibi semâya, |
| 2. | O vaad edilen güne (kıyamete), |
| 3. | Cumaya ve arefe gününe ki, |
| 4. | (Eski devirlerde müminlere çeşitli eziyetler yapan ve) Ashab-ı Uhdûd (diye adlanan kavim lânet edildiği gibi, Mekke müşrikleri de) lânetlenmiştir. |
| 5. | İşkenceleri (Uhdûd’un), alevli ateştendi. |
| 6. | O vakit, (o zalim kâfirler) ateşin etrafında oturmuştular; |
| 7. | Ve müminlere yaptıklarına, (onları yakmalarına) şahid bulunuyorlardı. |
| 8. | Müminlere kızdıkları da, ancak Azîz, Hamîd olan Allah’a iman etmeleri idi. |
| 9. | O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur; ve Allah her şeye şahiddir. |
| 10. | Muhakkak ki, mümin erkeklerle mümin kadınlara eziyet edenler, sonra da tevbe etmiyenler (var ya), işte onlara cehennem azabı var ve onlara yangın azabı var... |
| 11. | İman edib salih ameller işliyenlere gelince; onlara (ağaçları ve evleri) altından ırmaklar akar cennetler var. İşte büyük kurtuluş budur... (*) Dikkat! Secde âyetidir. |
| 12. | Gerçekten Rabbinin (zalimleri azabla) yakalayıvermesi çok şiddetlidir. |
| 13. | Çünkü O, (mahlûkâtı yoktan var edib) yaratır ve, (sonra öldürüb tekrar) diriltir. |
| 14. | Bununla beraber O, Gafûr’dur = tevbe edenleri bağışlayandır. Vedûd’dur = itaatkârları sevendir. |
| 15. | Arşın sahibidir, Mecîd’dir = zâtında ve sıfatında pek büyüktür. |
| 16. | Dilediğini hemen yapandır. |
| 17. | (Ey Rasûlüm) geldi ya sana haberleri (o kâfirler topluluğu) orduların: |
| 18. | Firavun’un ve Semûd’un... (Bunların, peygamberlerini tekzib edişlerini ve sonunda helâk edilişlerini biliyorsun. O halde sen müşriklerin eziyetlerine sabret ve onları böyle bir akıbetle korkut). |
| 19. | Fakat o kâfir olanlar, hâlâ inkârdadırlar. |
| 20. | Halbuki, Allah (kendilerini, ilim ve kudreti ile) arkalarından kuşatmıştır. |
| 21. | (Onlar Kur’an’ı inkâr ededursunlar), doğrusu o çok şerefli bir Kur’an’dır. |
| 22. | Bir Levh-i Mahfûz’dadır. (tahrif ve tağyirden korunmuştur). |