|
| 1. | O, suratını astı ve uzaklaştı, |
| 2. | çünkü kör bir adam o´na yaklaşmıştı! |
| 3. | Nereden bilebilirsin (ey Muhammed,) belki de o arınacaktı, |
| 4. | yahut (hakikat) hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti. |
| 5. | Ama kendini her şeye yeterli görene gelince, |
| 6. | sen bütün ilgiyi ona gösterdin, |
| 7. | halbuki onun arınmaktan geri kalmasının sorumlusu sen değilsin; |
| 8. | ama sana büyük bir istekle geleni |
| 9. | ve (Allah) korkusu ile (yaklaşanı) |
| 10. | sen görmezden geldin! |
| 11. | Elbette, bu (mesaj)lar yalnızca birer hatırlatma ve öğütten ibarettir: |
| 12. | kim istekliyse O´nu hatırlayıp öğüt alabilir |
| 13. | (O´nun) kutsal ve soylu vahiyleri (ışığında), |
| 14. | yüce ve arı duru, |
| 15. | elçilerin elleriyle (yayılıp duyurulan), |
| 16. | seçkin ve erdem sahibi (elçilerin). |
| 17. | (Ama çoğu zaman) insan kendini mahveder; hakikati ne kadar inatla inkar eder o! |
| 18. | (İnsan hiç düşünür mü) hangi özden yaratır (Allah) onu? |
| 19. | Bir sperm damlasından yaratır ve sonra onun tabiatını oluşturur; |
| 20. | sonra hayatı onun için kolaylaştırır; |
| 21. | ve sonunda onu öldürür ve kabre koyar; |
| 22. | ve sonra, dilediğinde onu tekrar diriltir. |
| 23. | Hayır, (insan) Allah´ın kendisine buyurduklarını henüz yerine getirmiş değildir! |
| 24. | Öyleyse insan, yiyeceklerin(in kaynağın)a bir baksın: |
| 25. | (nasıl) suyu bolca indirmekteyiz; |
| 26. | ve sonra toprağı (daha da büyüterek) parça parça yarmaktayız, |
| 27. | bu sayede ondan tahıllar yetiştirmekteyiz, |
| 28. | ve üzüm bağları ve yenebilir otlar, |
| 29. | zeytin ağaçları ve hurmalıklar, |
| 30. | ve ağaçlarla dolu bahçeler, |
| 31. | meyveler ve otlar, |
| 32. | sizin için ve hayvanlarınızın beslenmesi için. |
| 33. | Ve böylece, (yeniden dirilmenin) o kulakları sağır eden çağrısı duyulduğunda, |
| 34. | herkesin kardeşinden kaç(mak iste)diği Gün, |
| 35. | annesinden ve babasından, |
| 36. | eşinden ve çocuklarından: |
| 37. | o Gün her birinin durumu kendisi için yeterli bir endişe kaynağı olacak. |
| 38. | Bazı yüzler o Gün mutlulukla parıldayacak, |
| 39. | güleç ve müjdelere sevinen. |
| 40. | Bazı yüzler de o Gün toz toprakla kapanacak, |
| 41. | her yanı kuşatan bir karanlıkla: |
| 42. | işte bunlar, hakikati inkar eden ve yoldan sapan kimselerdir. |