|
| 1. | Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara, |
| 2. | Yemin olsun, rahatça, incitmeden çekenlere/düğümü hünerle çözenlere/bir yerden bir yere gidenlere/coşkuyla iç çekenlere, |
| 3. | Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp gidenlere, |
| 4. | Derken öne geçip yarışı kazananlara, |
| 5. | Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere, |
| 6. | Ki o gün şiddetle sarsacak olan sarsacaktır. |
| 7. | Onu, ardısıra gelen izleyecektir. |
| 8. | Bazı kalpler o gün kaygıdan titreyecektir. |
| 9. | Onların gözleri yerlere eğilecektir. |
| 10. | "Biz gerçekten bu çukurda eski halimize döndürülecek miyiz?" diyorlar. |
| 11. | "Un ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!" |
| 12. | "Hüsran dolu bir dönüştür bu öyleyse!" diye konuştular. |
| 13. | Oysa ki o, sert bir komut sesinden ibarettir. |
| 14. | Bir anda hepsi uyanıp ortaya geliverir. |
| 15. | Ulaştı mı sana Mûsa´nın haberi? |
| 16. | Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva´da seslenmişti: |
| 17. | "Firavun´a git! İyice azdı o." |
| 18. | "De ki ona: ´Arınıp temizlenmeye ne dersin?" |
| 19. | "Seni Rabbine kılavuzlayayım da gönülden ürperesin!" |
| 20. | Derken, ona o en büyük mucizeyi gösterdi. |
| 21. | Ama o yalanladı, isyan etti. |
| 22. | Sonra, sırtını döndü; koşuyordu. |
| 23. | Derken, bir araya toplayıp bağırdı. |
| 24. | Dedi ki: "Ben sizin en yüce rabbinizim." |
| 25. | Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı. |
| 26. | Kuşkusuz, bunda, içine ürperti düşen için tam bir ibret vardır. |
| 27. | Siz mi daha zorsunuz yaratılışça, gök mü? |
| 28. | Onu O yapıp kurdu. Onun boyunu yükseltti; ardından ona ahenk ve düzen verdi. |
| 29. | Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkardı. |
| 30. | Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı. |
| 31. | Ondan suyunu, otlağını çıkardı. |
| 32. | Dağları, demir atmış gibi oturttu; |
| 33. | Sizin için ve hayvanlarınız için bir geçim aracı olarak. |
| 34. | O güç yetmez büyük felaket geldiğinde, |
| 35. | O gün insan, uğrunda gayret sarfettiği şeyi hatırlar. |
| 36. | Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır. |
| 37. | Artık azmış olan, |
| 38. | Ve iğreti hayatı yeğlemiş olan için, |
| 39. | Cehennem, barınağın ta kendisidir. |
| 40. | Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklamış olan içinse, |
| 41. | Cennet, barınağın ta kendisidir. |
| 42. | O saatten soruyorlar sana, "gelip demir atması ne zaman?" diye. |
| 43. | Nerede sende, onu hatırlatacak şey! |
| 44. | Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır. |
| 45. | Sen sadece, ondan korkanları uyaransın. |
| 46. | Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler. |