|
| 1. | Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü |
| 3. | Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı |
| 5. | Ama irşada ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun |
| 7. | Halbuki kendisi arınmak istemiyorsa onun arınmamasından sana ne |
| 8. | Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun |
| 11. | Hayır! Öyle yapma! Çünkü o ayetler öğüttür, uyarıdır |
| 12. | Artık isteyen ders alır |
| 13. | O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır |
| 17. | Kahrolası kâfir insan, ne nankördür o |
| 18. | Yaratan onu neden yarattı?Bir meni damlasından yarattı.Yarattı ve güzel bir biçim verdi.Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir |
| 23. | Hayır! İnsan, Allah´ın buyruğunu lâyıkıyla yerine getirmedi |
| 24. | Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik |
| 32. | Bütün bunları sizin ve davarlarınızın faydalanması için yaptık |
| 33. | Ama vakti gelip de o kulakları patlatan dehşetli gün geldiği zama |
| 34. | İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar |
| 37. | O gün onlardan her birinin başından aşkın derdi ve tasası vardır |
| 38. | Yüzler vardır o gün pırıl pırıldır |
| 39. | Güleçtir, sevinç doludur |
| 40. | Yüzler de vardır toza toprağa bulanmış |
| 41. | Üstünü karanlık kaplamıştır |
| 42. | İşte bunlar kâfir, günaha dadanan, haktan sapan kimselerdir |